Doğu Türkistan Sorunu Ve Ülkelerin Bu Soruna Yaklaşımları
Doğu Türkistan gerek yeraltı gerekse yerüstü kaynakları bakımından oldukça zengin bir bölge. Bunun yanı sıra bölgenin nüfusu da Çin devletinin iştahını kabartmaktadır. Coğrafi yönden ele alacak olursak Çin ve Rusya’nın kıskacında kalmış bir bölgedir. Kendisiyle olumlu manada ilişki kuracak bir devletle sınırdaş değildir.
Çin yıllar süren asimilasyon politikaları ile bölgeyi maalesef çok yıpratmıştır. Avrupa devletlerinin Afrika, Güney Amerika ve Güney Asya da uyguladığı sömürgecilik faaliyetlerinin bir benzerini Çin Doğu Türkistan sahasında uygulamış ve uygulamaya devam etmektedir. Petrol ve doğalgaz sahaları bu bölgeyi daha da cazip hale getirmektedir. Çin’in kıskacında kalan bu bölge de bağımsızlık kazanılması ya da sömürü düzeninin son bulması imkansız gözükmektedir. Yukarıda da bahsetmiş olduğum gibi hem yer altı kaynakları hem verimli tarım arazileri hem de bölgenin stratejik konumu Doğu Türkistan Bölgesini çıkmaza sokmaktadır. Çin’in Batı Türkistan’a buradan da dolaylı olarak İran ve Avrupa’ya açılan kapısı da burasıdır. Dolayısıyla ticari anlamda da bölge önem arz etmektedir. Çin 20. Yüzyılın ikinci çeyreğinden itibaren bu bölgeye olan ilgisini arttırmış baskı ve sindirme politikalarını ilk andan itibaren uygulamıştır. Bölge maddi olarak sömürülürken manevi olarak da sömürülmektedir. Milli ve Dini değerlere çok şiddetli saldırılar yapılmaktadır.
Tüm bu verilerin ışığında Çin için Doğu Türkistan sahasının önemi vazgeçilmezdir. Çin’in Doğu Türkistan üzerinde kurduğu baskıyı bu şartlarda kaldırması ya da azaltması mümkün gözükmemektedir.
Diğer dünya devletlerinin bu konuya bakışı ise konjonktür gereği ve siyasidir. Özelikle Amerika Birleşik Devletleri Çin ile yaşamakta olduğu siyasi ve ekonomik problemlerden dolayı Doğu Türkistan kozunu sürekli öne sürmekte ve bu bölge de yapılanlardan dolayı Çin’i tehdit etmektedir. ABD yaklaşık bir hafta önce Doğu Türkistan’ı yeniden gündeme getirdi ve Çin Halk Cumhuriyetine aba altından sopa gösterdi. ABD için Doğu Türkistan hiçbir zaman gerçek mana da bir insanlık sorunu olarak görülmedi ve görülmeyecektir.
Günümüzde Avrupa Devletleri ile Çin arasında ticari bir yakınlık oluşmaktadır. Özellikle Bir Kuşak Bir Yol Projesi kapsamında Çin Avrupa’ya olan mesafesini kısaltmaya çalışmaktadır. Ekonomik açıdan Çin için çok önemli olan bu projeye Avrupa Devletleri özellikle İngiltere sıcak bakmakta. Kısaca Avrupa Devletlerinin Çin ile olan ilişkileri iyiye gitmekte. Hal böyle iken şimdilik Çin’e baskı yapma durumların yakın gelecekte gözükmüyor.
Rusya ise ABD karşıtlığı konusunda Çin ile ittifak halinde. ABD’nin dünya geneli üzerindeki baskısını kırmak için Çin’e yakın olmak şimdilik Rusya’nın lehine gözüküyor. Fakat şartlar değişirse Rusya’nın kaşıyacağı ilk bölge burası olacaktır.
Türkiye bu konu yakında en samimi ülkedir. Siyasi ve ekonomik olarak Çin ile baş etme potansiyeli maalesef gösteremiyoruz. Dolayısıyla bu soruna yaklaşımımızın şiddeti de buna bağlı olarak zayıf kalmaktadır. Fakat milletimizin gözünde Doğu Türkistan sorunu ve o bölgede yaşanan acılar her zaman diri kalmaktadır.
Velhasıl kelam Çin Halk Cumhuriyetinin Doğu Türkistan bölgesinde uygulamakta olduğu asimilasyon politikası inkar edilemez bir gerçektir. Ve maalesef insani manada bu zulüme dur diyecek bir güç yoktur. ABD gibi istikrarlı devletler zaman zaman bu konuyu gündeme getirseler de amaçları orada yaşanan zulmün bitmesi değil Çin Halk Cumhuriyetini uluslararası arenada köşeye sıkıştırmak ve Çin Halk Cumhuriyetine baskı kurmaktır. Zaman zaman Amerika destekli propaganda ile bölgedeki yara kaşınmakta özelde ülkemiz genelde ise dünya manipüle edilmektedir. Fakat az önce de belirttiğim gibi Doğu Türkistan Çin Devleti tarafından asimile edilmeye devam etmektedir.
Yorumlar
Yorum Gönder